Genel

Samanlıkta kaybedilen İğneyi, samanlıkta İğne aramak zor diye sahanlıkta aramak.

Çok seçim yaşayan bir ülkeyiz. Daha yeni sayılabilecek bir süre önce genel seçimler oldu. Birinci turda da bitmediği için, onbeş gün sonra ikinci kez sandığa gittik. Seçim sonuçları, *sonucu itibariyle* sürpriz olmadı, ama *süreci itibariyle* gelecek adına güçlü sinyaller vermişti. Ve peşinden bir yıl geçmeden tekrar ülke ölçeğinde beklenen/bilinen yerel seçim oldu. Bir önceki seçimde, ne sinyal vermişse seçmen, seçimin sonunda o, harfiyen gerçekleşti. Seçim, bu sefer *süreç itibariyle* değil *sonuç itibariyle* büyük bir sürpriz oluşturdu. Günlerdir, (hatta hâlâ) seçimin sürpriz sonucunun sebepleri tartışılıyor birçok yerde. Sonuçtan etkilenen en belirgin iki taraf da, sebebi doğru tespit etmenin külfetinden kaçmak adına, kolay ama yanlış değerlendirmelere sarılıyor bile bile. Bu ve benzeri konuları değerlendirirken bugün evimde, eşim, Elmalılı Hamdi Yazır’ın mealinde geçen ve çok beğendiği iki satırı okudu. Duyunca hemen aklıma, seçim sonuçlarını, (daha kolay olduğu için) bile bile yanlış değerlendiren yetkililer geldi. Eşimin hatırlattığı iki satır şu: Mecrûhu sanma cerhi mücerreddir öldüren, Âfât-ı bâtıniyyedir aslı musîbetin..(“Aldığı yaradan ölen kimsenin ölümünü sırf aldığı yaradan dolayı sanma, onu asıl öldüren içinde gizlenen (bâtınî) âfettir.”) Evet, gerçek bu İçinde gizlenen âfeti görmek lazım. Hastaya değil mikroba kızmak lazım. *Dadanmışlar* tamamen ayıklanmalı demiyorum ama *adanmışlar*a tercih edilmemesi lazım. Bizatihi *kişiyi sevenler*i, *kişinin gücünü sevenler*in boğmasına izin vermemek lazım. Ez cümle, samanlıkta kaybettiğimiz iğneyi, samanlıkta aramak zor diye, sahanlıkta aramamak lazım.

Bir yanıt yazın